ŞehaDete Vurqunum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ŞehaDete Vurqunum

Boş sözLerLe DeğiL yürekten payLaşımLarımızLa Rabbimin kapınının önünDe Durupta her vuruşta ses qetirmeye YüreğimizDen yüreğinize kör qözLerin açıLmasına bir ayDınLık Kuran ve sünnet ışığınDa Hakkın sesi oLmaya qeLDik
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 "Kur’an Ve Sünnet NasıL ÖLçü EDiniLir:"

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ŞehaDete Vurqunm MücahiDe
Admin
ŞehaDete Vurqunm MücahiDe


Mesaj Sayısı : 294
Kayıt tarihi : 31/08/09
Nerden : istanbul

"Kur’an Ve Sünnet NasıL ÖLçü EDiniLir:" Empty
MesajKonu: "Kur’an Ve Sünnet NasıL ÖLçü EDiniLir:"   "Kur’an Ve Sünnet NasıL ÖLçü EDiniLir:" I_icon_minitimePerş. Ekim 21, 2010 9:26 am

Kur’an Ve Sünnet Nasıl Ölçü Edinilir:

Yapılan amellerin, söylenen sözlerin, sahib olunan düşüncelerin Kur’an ve sünnete uygun olması, daha açık bir deyişle Kur’an ve sünnetin gerçek manada ölçü edinilmesi için şunlar yapılmalıdır:


1) Kur’an’ın Allah (c.c)’ın Kitabı, Kulları İçin İndirdiği ve Uyulması Gereken Bir Hayat Nizamı Olduğuna İnanmak ve Bu İnancı Pratiğe Geçirmek:

İşte bu sebeble Kur’an’ı sadece camilere hapsetmemek, namazlarda, cenazelerde, (bidat olmasına rağmen) mevlitlerde, bir takım gün ve gecelerde okunan bir kitab olarak görmemek, Kur’an’ın Allah (c.c)’ın kulları için bildirmiş olduğu hükümler, daha açıkçası bir Anayasa kitabı olduğuna, bu hükümlere bağlanıldığı taktirde gerek dünyada ve gerekse ahirette kazançlı çıkılacağına, bu hükümlere bağlanılmadığında ise her iki dünyada da kaybedenlerden olunacağına iman etmek ve bu imanın gereği her türlü ameli pratiğe geçirmektir. Zira Kur’an, Allah (c.c)’ın kelamıdır. Üstelik Kur’an’ın hükümlerine tabi olmak Allah (c.c)’a imanın, O’na teslimiyetin ve tabi olmanın gereğidir. Bu yüzden her kim Kur’an’ın hükümlerine tabi olmaz, başka hükümlere teslim olur, hayatını bu hükümlerden başka hüküm veya fikirlerle şekillendirirse, o kimse her ne kadar Allah (c.c)’a iman ettiğini söylese de, iman ettiğine dair söylediği bu söz sadece bir iddia olarak kalır, iddiadan öteye geçmez, böylece dünyada yapmaya çalıştığı ameller boşa gider ve ahirette de kaybedenlerden olur.


2) Sünnetin Kur’an’ın Açıklayıcısı Olduğuna İnanmak ve Bu İnancı Pratiğe Geçirmek:

İşte bu sebeble Muhammed (a.s)’in Allah (c.c) tarafından gönderilen bir rasul ve rasullerin sonuncusu olduğuna, onun Allah (c.c) katından haber verdiği ve yasakladığı şeylerin bizzat uyulması gereken doğrular olduğuna, Rasulullah (s.a.s)’ın hevasından hiç bir şey emretmediğine ve söylemediğine inanmak, bu sebeble Kur’an ayetlerini Rasulullah (s.a.s)’ın açıkladığı ve bizlere öğrettiği şekilde anlamak ve böylece ilim, akide ve amelde Rasulullah (s.a.s)’ın bildirdiği şekilde hareket etmek, dolayısıyla müslümana yakışmayan bid’at, hurafe, körü körüne taklid gibi durumlardan uzak durmak.


3) Mukallid Olmamak (Körü Körüne Taklidden Uzak Olmak

Yapılan amelleri, birileri yapıyor veya söylüyor diye değil de Kur’an ve sünnete göre ve Kur’an ve sünnet anlayışıyla yapmak. Bu sebeble gerek alimler olsun ve gerekse İslam adına söz söyleyen kimseler olsun kesinlikle söyledikleri sözlerin Kur’an ve sünnetten delilleri istenilmeli ve Kur’an ve sünnete bağlılıkları nisbetinde onlara bağlanılmalıdır.

Tarihe şöyle bir bakıldığında bu husustaki hataların birçok kimsenin doğru yoldan sapmasına, hakikatten uzaklaşmasına, hatta küfür ve şirkine sebeb olduğu görülür. Bunun en somut örneği cahil insanların mezhepler konusundaki tutumları olmuştur. Önceleri, Allah (c.c)’ın: “Bilmiyorsanız zikir (ilim) ehline sorun.” (Nahl: 43) kavline uygun ve tamamen şeri sınırlar dahilinde seyreden alimlere bağlılık, zaman geçtikçe cahil insanlar tarafından yanlış anlaşılmış ve alimlerin fikirleri, ictihadları mutlak doğrular olarak kabul edilmiş ve insanların sözlerini Kur’an’a ve sünnete göre değerlendirdikten sonra kabul veya reddetme gerçeğinden tamamen uzaklaşmıştı.... Buradaki suç elbette mümtaz İslam alimlerinin değildi. Zira, onlar Kur’an ve sünetten hareketle amel ederler, bunlara göre hayatlarını düzenlerler, bu hakikatlere razı olup, insanları ancak Kur’an ve sünnete teslim olmaya ve her hususta yegane değer ölçüsü olarak ilahi vahyi kabul etmeye çağırırlardı. İmam Malik (r.a)’in, bir hadis naklettikten sonra kendisinin de aynı görüşte olup olmadığı sorulduğunda:

“Rasulün buyruğuna aykırı hareket edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar.” (Nur: 63) ayetini okuması; İmam Şafii (r.a)’nin:

“Siz benim kitabımda, Rasulullah (s.a.s)’ın sünnetine muhalif birşey bulursanız, Rasulullah (s.a.s)’ın sünnetini alınız, benim söylediğimi bırakınız.” Ve İmam Ebu Hanife (r.a)’nin:

“Benim sözümü, deliliyle birlikte olmaksızın nakletmeyin” demesi hep, o mümtaz şahsiyetlerin bu husustaki hassasiyetlerini gösteriyor. Evet... Mutlak doğru olan şey ancak Allah (c.c) ve rasulünün bildirdikleridir. Bunların dışında kalan fikir ve ictihadlar da kitaba ve sünnete uygunluk gösterdiği nisbette doğrudur. Bu sebeble her müslümanın ibadetlerini, amellerini ancak bu ilahi kaynaklara göre düzenlemesi şarttır. Lakin; bu gerçek, İslam alimlerinin söz ve ictihadlerini bir kenara atmak, derinlemesine araştırma yapmadan, konuya her yönüyle vakıf olmadan sadece bir ayetten ya da bir hadisten hüküm çıkartarak “müctehid” kesilmek manasına asla gelmez. Zira görüş ve fikirlerini ancak ellerindeki ilahi kaynaklı delillere dayandırarak ve büyük bir hassasiyetle ortaya koyan, her hususta kılı kırk yararak araştırma yapan saygı değer İslam alimlerinin görüşlerine itibar etmemek büyük bir haksızlık ve eksiklik; bu yanlış düşüncede daha da ileri gidip onlara hakeret etmek, küçümsemek ise büyük bir gaflet ve cehalettir. Şüphesiz o kimseler de insandı, hatadan ve yanılmadan masum değillerdi. Bu sebeble onların görüşlerine itibar edip, saygı göstermek ne kadar gerekli ise görüşlerini kabullenirken Kur’an’a ve sünnete göre değerlendirmek ve getirdikleri delilleri asla gözardı etmemek de en az o kadar önemli ve gereklidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sehadetevurgunum.yetkinforum.com
 
"Kur’an Ve Sünnet NasıL ÖLçü EDiniLir:"
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» "CihaDa NasıL katıLırım?"
» "isLama NasıL qiriLir?"
» "Peyqamberimizin vefatı nasıL oLmuştur?"
» "Evvabin Namazı NasıL KıLınır?"
» "Cennete nasıL ağaç DikiLir" (HaDis)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ŞehaDete Vurqunum :: Akaid-
Buraya geçin: