"KuranLa ahDinizi koruyun"

Konu: "KuranLa ahDinizi koruyun" C.tesi Kas. 06, 2010 9:53 am

KUR'ÂNLA AHDİNİZİ KORUYUNUZ!

Kur'ânı Kerîm, ALLAH Subhanehu'nun Rasûl'ü Muhammed (s.a.v)'e vahy vasıtasıyla Cebrail (as) ile lafzen ve manen indirdiği, tilavetiyle ibadet edilen, mu'cize ve bize mütevatir olarak nakledilen kelamıdır.

(لا يأتيه الباطل من بين يديه ولا من خلفه,تنزيل من حكيم حميد)

" Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez. O, hikmet sahibi, çok övülen ALLAH'tan indirilmiştir"(Fussilet 42) O, ALLAH'ın koruması altındadır.

(انا نحن نزلنا الذكر وانا له لحافظون)

Kur'ânı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız". (Hicr 9)

Nefisler Onunla hayat bulur, kalpler Onunla mutmain olur, O, insanları Rablerinin izniyle zulumatlardan nur'a çıkarır, aziz ve hamdedilen sırat'a götürür. O'nu söyleyen doğru söyler, O'nunla amel eden kurtuluşa erer, O'nunla hüküm veren adaletli olur ve O'na davet eden sırat'a müstakime hidayet edilir.

O, Müslümanın ve herhangi bir yolcunun azığı, daveti yüklenenin de desteği ve dayanağıdır. Kalbler onunla imar edilir, bilekler onunla bilenir. Onu taşıyan kimse sabit dağlar gibi olur. O, ALLAH yolunda iken dünya onun katında küçülür. Hakkı söyler, ALLAH hakkında kınayıcının kınamasından korkmaz. Kilosunun hafifliğinden dolayı rüzgarın kendisini sürüklediği kimse, onunla ALLAH katında Uhud dağından daha ağır basar. Çünkü o, Kur'ânı okumakta, dilini onunla ıslatmakta ve parmak uçları ona müşahede etmektedir. Rasûlullâh'ın ashabı dünyada işte böyle seyrediyorlardı. Sanki onlar hareket eden Kur'ân gibiydiler. Âyetlerini iyice düşünüyorlar ve onları hakkını gözeterek okuyorlardı. Onlarla amel ediyorlar ve onlara davet ediyorlardı. Azab âyetleri onları durdukları yerde titretiyor, rahmet âyetleri ise, onların kalblerine soğuk su serpiyordu. Kur'ânın icazı ve azametinin huşusu içerisinde kalmalarından ve hükümlerine ve hikmetine teslim olmalarından dolayı gözlerinden yaşlar akıyordu. Rasûlullâh (sav)’den onu öğreniyorlar, sonra da onun âyetlerini kalblerinin derinliklerine yerleştiriyorlardı. Bu yüzden, hem izzet bulup yeryüzünün efendisi oldular hem de mes'ut olup kurtuluşa erdiler. Her ne kadar, Rasûlullâh(s.a.v) onlardan ayrılıp en yüksek İlliyyün'a intikal etsede, onlar, Rasûl'ül Emin'in- ALLAH'ın salatı ve selamı onun, ehlinin ve bütün ashabının üzerine olsun- kendilerine vasiyet ettiği gibi, Kur'ânla yaptıkları ahdin muhafazasını aynen sürdürdüler. İlk sıralar Kur'ânı hıfzı, ma'rufu emretmek ve münkerden nehyetmekti. Buna göre Kur'ânı taşıyan, her halükarda hayır ve ALLAH yolunda bütün zorlukları göğüslemekte bir ilk oluyordu.

Şu bir gerçektir ki, genelde müslümanların özelde ise daveti yüklenen kimselerin, kalblerinin baharı, tabiatlarının ayrılmaz bir parçası olmaya Kur’ân daha layıktır. Böylece onları, bütün hayırlara doğru komuta eder ve onları yücelerin yücesine yükseltir. Öyle ki, onlar gece gündüz okumak, ezberlemek ve amel etmek için onunla ahitleşirler. Bu sebeble de, hakkıyla en hayırlı selefin en hayırlı halefi olurlar.

Bu Âyeti Kerîmeleri, Kur'ânın nâzil olmasında, ezberlenmesinde, onunla hidayete ermekte, tilavetindeki fazilette, içerisindeki, etrafındaki ve bundan dolayı elde edilen umumi hayırda, Hadisi şerifler takip eder:

نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ (193) عَلَى قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنذِرِينَ (194)
"Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine indirmiştir." (Şu'ara 193-194)

(إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ)
" Kur'ân'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız".(Hicr 9)

(لا يأتيه الباطل من بين يديه ولا من خلفه,تنزيل من حكيم حميد)
"Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez. O, hikmet sahibi, çok övülen ALLAH'tan indirilmiştir" (Fussilet 42)

الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا) الْمُؤْمِنِينَ (إِنَّ هَـذَا الْقُرْآنَ يِهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ
"Şüphesiz ki bu Kur'ân en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler".(İsra 9)

(يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيراً مِّمَّا كُنتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ قَدْ جَاءكُم مِّنَ اللّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُّبِينٌ يَهْدِي بِهِ اللّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلاَمِ وَيُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ) "
Ey ehl-i kitap! Rasûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size ALLAH'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. Rızasını arayanı ALLAH onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir." (Maide 15-16)

(كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ)
" Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan ALLAH'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır." (İbrahim)

(أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ)
"Bilesiniz ki, kalpler ancak ALLAH'ı anmakla huzur bulur". (Ra'd 28)

(أَفَلاَ يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِندِ غَيْرِ اللّهِ لَوَجَدُوا فِيهِ اخْتِلاَفًا كَثِيرا) ً
"Hâlâ Kur'ân’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, ALLAH’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı". (Nisa 82)